Kayıtlar

BOYUTLARARASI YOLCULUK etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İNTERDİMENSİONES İTİNETRANTUR- 5

 5: Aramızda "Majesteleri... Biz neden yalnız dolaşacağız?" diye sordu Emily, Kraliçe Anne ve Kral Thunder'a ait olann odaya girerlerken. Burası Kraliçe ve Kral'a aitti ve hangi rütbeye sahip olursa olsun, kimse onların izni olmadan asla girilemezdi. Ancak Emily Kraliçenin misafiriydi ve onunla birlikte girecekti. "Bugün kız kıza sohbet edeceğiz tatlım." dedi Prenses Emily (Kraliçe Anne) neşeyle ellerini çırparak. "Thun da Haliciğin'le birlikte olacak. Hem yakınlaşmak, hem de birbirimizi tanımak için yapıyoruz bunu." "Ahi bu iyi." Emily gülümsedi ve geniş odayı iyice geniş gösteren balkona çıktı. Elbette bu balkon, evlerinizdeki gibisinden değildi. Odayla arasında sadece boydan bir pencere vardı ve balkonun kendisi de oda kadar genişti. "Emily, tatlım, Halilintar'ı seviyor musun?" diye sordu Kraliçe Emily, bir süre sessizce esen rüzgarın tadını çıkararak ayaklarının altında uzanan krallığı seyrettikten sonra. "Halil...

İNTERDİMENSİONES İTİNERANTUR- 4

Hatırlatma: Prens Halilintar: Thunderstorm-Thunder. Prens Taufan: Cyclone- Cy. 4: Konuşma Törenin ardından her şey normal seyrine döndü. Artık İmparator olan -uff, monarşi sevmiyorum- Thunder ve İmparatoriçe olan Emily (Kraliçe olduğu için, artık Anne -Ann diye okunur- ismiyle anılacak), eskisi kadar boş vakte sahip değillerdi. Bu yüzden Emily, Halilintar ve Taufan kendi başlarına takılıyorlardı— hayır, daha çok Prens Cyclone'la takılıyorlardı. Güler yüzlü gencin onlarla takılmak için her zaman vakti vardı. Ancak o sabah farklıydı. Prens Cyclone odanın kapısını tıklatırken, seslendi. "Taufan... Umarım uyanıksındır..." Yatağında uzanmış, hiçbir şeyle meşgul olmayan Taufan, Prensin sesini tanıyarak hızla doğruldu. "Geliyorum!" Taufan hızlıca üstünü giyindi ve odadan dışarı çıktı. Ancak beklediğinin aksine, Prens yalnızdı. Ah— ve neden ona sırıtarak bakıyor? "A-abang Cy? Neden bana... öyle bakıyorsun?" Prens konuşmadan önce, dramatik bir nefes verdi ve—...

İNTERDİMENSİONES İTİNERANTUR- 3

 3: Ventosus Locus Ⅱ Akşam yemeğinden sonra, yorgun olduğunu söyleyen ve odasına çekilen Halilintar yatmak için hazırlanıyordu. Geleneksel -ve kesinlikle rahat olmayan- kıyafetleri çıkardı ve bu sefer düzgünce odadaki tek kişilik koltuğun üzerine bıraktı. Daha sonra günlük ve kesinlikle çok rahat olan bir şeyler giydi. Eh, artık yatağına gömülebilirdi. Tabii her zaman giydiği çelik burunlu savaş botlarını çıkardıktan sonra (urgh, gerçekten ağırlardı, ayakları ağrıyordu). Ahh, kabarık yatağın içine gömülmeye bayılıyordu. Muhtemelen son derece kaliteli olan -belki de kuş tüyü- yatak ve battaniyenin içi çok rahattı. Burada hava, Malezya'ya kıyasla serindi, bu yüzden battaniye kullandığında sıcaklamıyordu (ah, soğuk onun için yeni bir deneyim sayılabilirdi). Eh, aslında fena bir şey değildi. Daha önce hiç kabarık bir battaniye kullanmadığı için ilginç bile denebilir— "Halilintar... Kapıyı açabilir misin? Burada... Görmen gereken biri var." Halilintar başını yastığına gömdü ve...

INTERDİMENSİONES İTİNERANTUR- 2

 Düzenleme: Prens Halilintar karışıklık olmaması için Thunderstrom olacak. Genellikle Thunder diye bahsedeceğim. 2: Ventosus Locus "Majesteleri, Prens Thunderstorm geldi." Prenses Emily kapı görevlisine eliyle kapıyı açabileceğini işaret etti ve işine geri döndü. "Bana bakmaya tenezzül bile etmiyorsun." Emily güldü ve başını çevirip, alaycı bakışlarla kendisini süzmekte olan Prense baktı. "Üzülüyor musunuz majesteleri? Yoksa değerinizi kaybettiğinizden mi korkuyorsunuz?" Prens Thunder kaşlarını çattı. "Bana şöyle hitap etmeyi kes. Resmi olmana gerek yok." Prenses masum bir ifadeyle başını yana eğdi. "Hmm? Ama krallığın kuralı bu değil miydi? Astlar, üstlerine majesteleri demek zorundadır. Baban da öyle demişti, seninle evlenene kadar sana asla adınla hitap etmemeliyim." Prens gözlerini kıstı. "Bu— bu kural babam hayattayken geçerliydi! Uf, her neyse... Ne yapıyorsun?" Prenses ciddileşti ve masanın üzerine açmış olduğu kitabı i...