Kayıtlar

Ekim, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

OVERLAPPİNG STORMS- 28

 28: Taufan'ı Eğitmek "Hadi Taufan." Yaya kışkırtıcı bir gülümseyerek ona baktı. Acımasız bir öğretmendi fakat özünde arkadaşına karşı derin bir anlayış besliyordu. "Çok fazla düşünme, yalnızca başla." "Tam saldıracağım sırada konsantrasyonumu bozuyorsun." diye homurdandı Taufan, kollarını kavuşturarak fakat gerginliği ifadesinden okunabiliyordu. "Tamam... Sustum." dedi Yaya ve gerçekten de sustu. Gencin haklı olduğunu inkar etmiyordu. Taufan derin bir nefes aldı, bakışlarını titreyen eline dikti ve, "B-bebola Taufan!" diye bağırarak, oluşturduğu rüzgar kürelerini kıza fırlattı. "Yerçekimi Kalkanı!" Yaya bir kolunu kalkan gibi kaldırdı ve önünde pembe bir yerçekimi kalkanı oluştu. Taufan'ın rüzgar küreleri bu kalkana çarparak patlarken, hafif şiddette bir esinti oluşturdu. "Güzel. Ama beni yenmek için daha fazlasına ihtiyacın var Taufan." Yaya gülümsemeyi sürdürürken, ellerini bir şeye bastırır gibi aşağı ind...

OVERLAPPİNG STORMS- 27

 27: Kendine İnanmak Zordur "Nasıl yani?... Rüzgar Lanetinin hiçbir çözümü yok mu?" diye sordu Angin kederle. Yaya'yla birlikte, o küçük ipucunu bulduktan sonra, Anemosis hakkında araştırma yapmaya devam etmiş fakat hiçbir şey bulamamışlardı. Bahsedilen tek kitapta da, Anemosis hakkında daha fazla ayrıntı belirtilmemişti. "Taufan'ın acısına yıllarca şahit olduktan sonra, bu işin peşini bırakmam mümkün değil." dedi Yaya, kararlılıkla ve kitabı bırakıp, ayağa kalktı. "Databot'a sormalıyız. Muhtemelen ondan cevap almak için uzun süre bekleyeceğiz ama umurumda değil. Eğer bir çözüm bulabileceksek ve bu Taufan'ın eski neşesine kavuşmasını sağlayacaksa... Bir asır bile bekleyebilirim." "Ben de." dedi Angin ciddiyetle fakat aslında kızın söylediğini tam olarak anlamamıştı. Databot, güç kürelerinin yanında bulunan, oldukça eski bir bilgi güç küresiydi. Eski olduğu için, çok eski ve antik kitaplarda yazmayan veya çözümlenemeyen şeyleri bil...

TAUFAN İLE YEDİ GÜN- 2: KEDİLER

Serinin ikinci bölümüne hoş geldiniz~  2: Kediler Yaşadığı tüm sıkıntılara ve şu anki sorunlarına rağmen, Taufan Halilintar'la uğraşmaya bayılıyordu. ŞLAP! "TAUFAAN!!" "Ee~ Belki de ben değildim~?" Taufan merdivenlerin korkuluklarından tehlikeli bir hareketle kendini baş aşağı saldı ve Halilintar'a sırıttı. "Sen değildin değil mi!? Sen değildin değil mi!? O kabı suyla doldurup içine buz attığını görmedim sanki!" Halilintar'ın ellerinden kıvılcımlar çıkmaya başlayınca, Taufan gergince kıkırdadı ve rüzgarını kullanarak aşağı kata atlarken, koşmaya çalıştı. "Yakaladım." dedi Halilintar, ürkütücü derecede alçak bir sesle. "Şimdi soğuk suyla ıslanmak neymiş göreceksin..." "Eeeehehehe, Geem? Beni kurtarma nezaketinde bulunabilir misin?" diye seslendi Taufan, Halilintar tarafından bahçeye sürüklenirken fakat kardeşinden bir cevap alamadı. "Heh, herkes senin tarafında değil~" diye alay etti Halilintar ve sonunda ...

MİSUNDERSTANDİNG

 Bu hikaye, Untitled Tolerance, Untitled Fight'ın bir diğer versiyonu. Halilintar'ın bakış açısından yazılmış hali. Misunderstanding: O günü kesinlikle bu eski günlüğe yazmam gerekiyor. İleride torunlarıma gösterip ilişki tavsiyeleri veririm belki de, kim bilir? (Umarım o zaman böyle bir şey yapmam gerekmez...) Şaka bir yana, bu olay kesinlikle ikimize de ders oldu. Ben çok suçluluk duymuyorum ama Emily her fırsatta özür diliyor. Bu kadar takılacak ne vardı bilmiyorum... Her şey, kısacık bir meseleyle başladı—zaten büyük meselelerin arkasında küçücük sebepler yok mudur? Saat ona gelirken Emily'den, kendinden de beklenebileceği üzere, birlikte kahvaltı edip edemeyeceğimizi soran bir mesaj geldi ve ben de kabul ettim. Kısa bir 'tamam'. Açıkçası kardeşlerimle konuşurken kısa ve hatta başka insanlara kaba gelen cevaplar vermeye alışmıştım, bu yüzden Emily'le konuşurken sürekli bocalıyordum. Genellikle ne diyeceğimi bilemiyordum, Emily çok hassas bir kızdı ve benim t...

ANA RUTUBETİ- 2

Bu bölüm için bana kızmaya cesareti olan varsa görelim. Hehe. Ne var, zevk alıyorum.  2: Halilintar Dıt. Dıt. Dıt. Halilintar alarmı kapatarak kalkmak yerine, sesi bekliyordu. Herhangi bir nedeni yoktu, sadece onu sinirlendirmek için. "Halilintar! Kalk artık!" Üvey annesinin sesi, geniş sofada yankılanırken, sert adımlarının sesi de gittikçe yaklaşıyordu. Halilintar onu şaşırtmayı da oldukça seviyordu. Hızlıca yatağını topladı ve kıyafetlerini giyinmeye gidiyormuş gibi görünerek, üvey annesini kandırmayı, her zamanki gibi mükemmel bir şekilde başardı. "Ah, kalkmadığını sanıyordum..." Kadın bir an şaşkınlıkla ona bakakaldıysa da, hemen toparladı ve şaşkınlığını belli etmeyen bir tonda, "Gecikme. Hazırlan ve hemen çık." dedi. "Peki anne..." "Çantan hazır mı?" "Evet..." "Enjeksiyonlarını aldın değil mi?" Halilintar iç çekme isteğini güçlükle bastırırken, bıkkın bir tonda, "Evet anne..." dedi. "Sence unuta...

OVERLAPPİNG STORMS- 26

 26: Senin Sorunun Ne, Taufan? "Hayata döndürmek mi? Taufan mı?" Yaya bir an şaşkınlıkla ona baktıktan sonra, içtenlikle güldü. "Taufan en az senin kadar yaşıyor." "Abla! Bunu kastetmediğimi biliyorsun!" Angin yetişkinlerin espri anlayışının ne kadar kötü olduğunu düşünerek surat asarken, açıklamaya çalıştı. "Bazı günler, abang Taufan yatağımı toplamadığımı görünce çok sinirleniyor, hatta bazen ölümcül derecede korkutucu oluyor.  Bazen de kendi yatağını toplamayı unutacak kadar dalgın oluyor ve bana bunun için kızdığını hatırlattığımda çok üzülüp, özür diliyor. İnsanların bipolar dediği bir hastalığı falan mı var?" "Bipolar mı? Taufan mı? Ahaha, kesinlikle değil tatlım." Yaya gülümseyerek, çocuğun saçlarını karıştırdı. Arkadaşının sınırlarını koruyarak, "Sadece bir süredir fazlasıyla üzgün." diye açıkladı. "Ailesini kaybetti-ki bu bile oldukça büyük bir şey, Dünya'da kendine yeni bir hayat kurmaya çalıştı, seni büyütt...

OVERLAPPİNG STORMS- 25

 25: "Gözlerinde Yalnızca Acı Gördüm..." TAPOPS'ta her şey rutine bağlanmıştı. Sabah erkenden kalk, eğitime git, öğlen yemeğini ye, yine eğitime git, akşam olunca da yat ve uyu. Angin bu rutinden oldukça sıkılmıştı—daha yeni başlamış olmasına rağmen. İç karartıcı, kasvetli ve... tekdüzeydi. Hiçbir şey olmuyordu, bir görev almayı ne çok isterdi oysa... "Angin... Angin, kalkman gerek..." Angin, ağabeyi gibi isminden nefret etmeye başladığını hissederek, diğer tarafına döndü. Hala çok uykusu vardı, ah... "Bugün, güç kürelerini görmeye gideceğiz, hadi..." "Ne?!" Angin yeni bir şey yapacak olmanın verdiği o enerjiyle, hızla doğrulurken, heyecanla ağabeyine baktı. "Gerçekten mi??" "Tabii ki." Beliung gülümseyerek başını sallayınca, tekrar neşeli bir çığlık attı ve hazırlanmak için yataktan aşağı atladı. Beliung onun hazırlanmasını beklerken, ister istemez anılarından biri gözünün önüne geldi fakat anıyı, sinek kovalarcasına kova...

TAUFAN İLE YEDİ GÜN- 1: PASTA

Yeni bir seriye daha hoş geldinizz~ Bu Hacebar ile ortak yazacağımız bir seri olup, her hafta bir bölüm yayınlanacaktır.  1: Pasta Taufan'ın bir günü genellikle nasıl geçiyor? Bu soruyu kardeşlerine sorduğunuzda, birbirinden farklı, oldukça ilginç cevaplar alırsınız. Halilintar'a göre Taufan gününü insanlara şakalar yaparak, Gempa'ya göre mutfakta bir şeyler pişirerek, Blaze'e göre onlara neşe verici şeyler anlatarak, Ais'a göre şikayet ederek, Duri'ye göre onlarla oyun oynayarak ve Solar'a göre ders çalışmaya çalışarak geçirir. Ama aslında Taufan'ı tanımlayan şey, bunlardan yalnızca biri değildir. Bunların hepsi bir bütün olarak Taufan'ı oluşturan unsurlardır. İşte bu serimizde, o unsurlardan bahsedeceğiz. ... Günlerden cumartesiydi. Taufan'ın en sevdiği günlerden biri. Okul yoktu ve istediğini yapabiliyordu. Ama kesinlikle uyumak değil, hayır. Taufan kısa tatilini uyumaya harcamak istemiyordu. Birkaç aydan biraz daha uzun süredir düzgünce uyu...